GİRİŞ

Türkçe Deutsch
Baş sayfa
Giriş
Önsöz
Hatıralar
Çalışmalar
Makaleler
Aktüel Yazılar
Araştırma - İnceleme
Kitaplar
Marmara Yerel Haberler Yazıları
 
Facebook

Münir Aktolga
zm.aktolga@gmail.com

Son değişim
07/05/2023

Herşey, kendi içinde, belirli ilişkilerle biribirine bağlı olan (A) ve (B) gibi iki temel parçadan oluşan bir (AB) sistemidir. Ama o (o AB sistemi), aynı anda, bir bütün olarak, bir başka sistemin içinde, (A) ya da (B) şeklinde, onun bir parçası olarak da gerçekleşir. Her durumda, karşılıklı ilişki-etkileşme esnasında, biribirlerini yaratarak var olan bu parçalar, ancak biribirlerini temel alan koordinat sistemlerine göre izafi olarak gerçekleşirler. Varlığı kendinden olan, yani bütün koordinat sistemlerine göre "objektif-mutlak gerçeklik olarak" var olan "varlıklar" mevcut değildir. Buna, Var Oluşun Genel İzafiyet Teorisi, ya da Sistem Teorisi diyoruz. Kısaca "Herşeyin Teorisi"de diyebilirsiniz.

Aynı gerçekliği İnformasyon İşleme Teorisi'nin diliyle de şöyle ifade edebiliriz: Her şey, her (AB) sistemi, son tahlilde, bir informasyon işleme birimidir. Her durumda, "dışardan" gelen bir informasyon sistemin içindeki bilgiyle işlenirken (bu bilgi, (A) ve (B) arasındaki ilişkilerle temsil olunur, muhafaza edilir) önce, (A) tarafından, gelen bu informasyona karşı sistem adına gerçekleştirilecek reaksiyonun bir modeli oluşturulur; sonra da (B), sistemin motor unsuru olarak, bu reaksiyon modeline uygun bir davranış biçimi geliştirerek, "dışardan" gelen informasyona-etkiye karşı sistemin cevabını-"çıktısını" oluşturmuş olur. Sistemin temel unsurları olan (A) ve (B)'nin biribirlerine göre gerçekleşmeleri (objektif gerçeklikler olarak varoluşları) "dışardan" gelen informasyonu işlerken yerine getirdikleri bu fonksiyonlarının sonucudur.

Bir örnek vermek gerekirse: Eğer (A) ve (B) sinaptik bağlantı halinde olan iki nöronsa, sistemin sahip olduğu bilgi bu iki nöron arasındaki bağlantıyla temsil olunur. (A) ve (B) ilişkisine göre "dışardan" gelen informasyon ise, (A)'nın aksonundan "presinaptik" bölgeye gelen "aksiyonpotansiyelidir". Bu informasyon, sinaptik bağlantıyla temsil olunan bilgiyle işlenir, ve önce, ona karşı sistem adına bir reaksiyon modeli oluşturulur; sonra da, (B)'nin aksonunda gerçekleşen aksiyonpotansiyeliyle (A-B) sisteminin cevabı-çıktısı gerçekleştirilir. Birçok nörondan oluşan bir sistem olan beynin yaptığı iş de, organizmaya dışardan gelen informasyonların işlenerek, organizmanın gerçekleştirmesi gereken nöronal reaksiyon modelinin oluşturulması ve sonra da bunun, belirli bir aksiyon potansiyeli şeklinde, gerçekleştirmeleri için organlara gönderilmesinden ibarettir. Öte yandan, bu arada, "dışardan" gelen informasyonun kaynağı olan nesne ile, organizma arasında da bir ilişki kurulmuş olacağından, daha önce başka ilişkiler içinde var olan bu unsurlar (yani, sözkonusu nesne ve organizma) o andan itibaren artık biribirlerine göre, biribirlerini yaratarak da var olurlar. (A) ve (B) nöronlarından oluşan (AB) sistemine göre "dışardan" gelen informasyon olarak tanımladığımız (A)'nın aksonundan presinaptik bölgeye gelen sinyal, nesne-organizma sistemi açısından bir iç unsurdur, ve bu sistemin motor unsuru olan organizmanın gerçekleştirmesi gereken reaksiyon modeli rolünü oynar. Belirli bir "başlangıç durumundan" itibaren ortaya çıkan bütün ilişkiler, iki karşıt unsurun bu birlik zemini üzerinde etkileşmeleri olduğu gibi, aynı zamanda, dışardan gelen etkiye karşı hazırlanan reaksiyon modeli ve bu modele uygun olarak gerçekleştirilen bir reaksiyondur da. Bu etkileşim zinciri içinde her obje, kendi üzerine gerçekleşen etkiyi, kendi içindeki bilgiyle işleyerek, ona karşı bir tepki oluştururken var olur. Bir etkileşmenin sonunda oluşan "son durum" ise, hiçbir zaman mutlak bir gerçeklik değildir. Çünkü, her "son durum", bir çıktı olarak ancak bir başka ilişki içinde gerçekleşebilir. Bu yüzden, bizim "çıktı" dediğimiz oluşum, yeni bir sistem ilişkisi içinde, bu sistemin içindeki koordinat sistemine göre var olan bir gerçeklik (girdi) olacaktır. Ne mutlak bir "başlangıç durumundan", ve "girdi'den", ne de mutlak bir "son durumdan"-"çıktıdan" bahsedilebilir. İnformasyon İşleme Teorisi'nin esası bundan ibarettir.

Evren, herbiri mutlak gerçeklik olan mekanik objelerin oluşturduğu bir patates çuvalı değildir! Eğer öyle olsaydı, ancak o zaman, böyle mekanik bir evrende, dışardan gelen ve daha önceden mutlak bir realite olarak var olan objeye ilişkin bir informasyona "girdi", dışarı çıkana da "çıktı" derdik ve iş biterdi! Tabi böyle bir evrende, "sistem" anlayışı da farklı olurdu o zaman. Her biri önceden, "mutlak-objektif gerçeklikler olarak" var olan objeler arasındaki ilişkilere, etkileşmelere indirgenirdi herşey. Mekanik-materyalist bir dünyada, bir tür bilardo oyunu gibi! Bilgi çağına girerken en büyük devrim, mekanik-materyalist dünya görüşüne karşı hayatın her alanında verilecek mücadelelerle gerçekleşecektir. Örneğin, bütün ders kitaplarının yeniden gözden geçirilmesi, bütün bilimlerin yeniden anlaşılması gerekecektir.

Bu sayfada yer alan bütün çalışmaların özü, esası yukardaki bu iki paragraftan ibarettir. İlk çalışmada tek bir hücreyi ele alıp inceliyoruz. İkincide ise, bir "multiagent sistem" olarak çok hücreli bir organizmayı. Üçüncü çalışmada konumuz organik olmayan doğa. Atomdan başlayıp, moleküler sistemlere, daha sonra da, makro planda astronomik sistemlere giriyoruz. Yolculuğumuz "karadeliğin" içine kadar sürüyor. Dördüncü çalışma, en genel sonuçları biraraya getiriyor. "Herşeyin Teorisi"de diyebiliriz buna. Beşinci çalışma ise "Bilişsel Tarih ve Toplum Bilimlerinin Esasları-İlkel Komünal Toplumdan Bilgi Toplumuna ve Türkiye" başlığı altında yayınlandı. Altıncı çalışma, "öğrenme", öğrenmenin nörobiyolojisi üzerine. Neden öğreniyoruz, nasıl öğreniyoruz? Bir informasyon işleme birimi olarak beynimiz nasıl çalışıyor? Bilgi üretimi sürecinin nöronal zemini olarak nöronal ağlar nedir, bunlar bir (AB) sistemi olarak kendi aralarında nasıl organize oluyorlar.. Bütün bunların her biri ayrı bir kitap aslında. Ama önce, esasa ilişkin bölümleri bu sayfada yayınlamayı uygun gördüm. İngilizce ve Almanca çevirileri henüz hazır değil. Kızımın da yardımıyla bunları da tamamlamaya çalışıyorum. Bittikçe onlar da bu sitede yayınlanacak. İnternet'deki bu sayfayı da zaten kızım hazırladı. Ben Türkçe yazıyorum. Çeviri konusunda ise o daha yetenekli tabi. Ama Elif'in çevirinin ötesinde de çok büyük katkısı oldu bu çalışmaya. Cognitive Science (Bilişsel Bilim) okudu. Master'ını tamamladı, doktoraya hazırlanıyor. Birçok konuyu önce onunla tartıştım hep. Ondan çok şey de öğrendim. Ama o tabi sadece kendi alanıyla ilgili. Yazılanların sorumluluğu bana ait.

Bu arada, hemen Giriş'te üzerinde durmak istediğim çok önemli bir konu daha var. Bu çalışmayı ilk kaleme alırken "İnformation processing-İnformation verarbeitung", "Cognitiv Science" gibi kavramları İngilizce ya da Almanca asıllarına uygun olarak kullanmıştım. Sonradan, internetten bunların Türkçelerini araştırdım ve ben de bunları üzerinde hiç düşünmeden Türkiye'de kullanıldığı gibi kullanmaya başladım. Gerçi daha o zaman bile bir tuhaflık olduğunu farketmiştim, ama madem ki Türkiye'de bu kavramlar böyle yerleşmiş dokunmayayım demiştim. Hata etmişim! Şöyle ki: Türkiye'de İnformation'la Bilgi eş anlamda kullanılıyor. Bazan buna Bilişim de deniyor. Kesinlikle yanlış. Ve bu yanlış basit, hani madem ki böyle kullanılıyor varsın kullanılsın denecek düzeyde değil! İnformation ve knowledge, ya da wissen tamamen ayrı kavramlardır. Söyle bir örnekle açıklamaya çalışalım: Örneğin A ve B gibi iki insan arasındaki telefon görüşmesini, ya da karşılıklı konuşmayı ele alalım. A, B'ye birşey söylediği zaman bu B için bir informasyondur bilgi değildir. B bu informasyonu alır ve onu kendi içinde daha önceden sahip olduğu bilgi'yle (wissensbasis) işleyerek bir çıktı-cevap oluşturur. B'nin yaptığı bu işe "information processing" yani informasyonu işleme süreci denir. Bilişim kelimesi ancak bu anlamda kullanılırsa, yani informationprocessing-information verarbeitung anlamında kullanılırsa doğrudur. B'den gelen informasyona göre A'nın bunu işleyerek oluşturduğu cevap ancak A için bir bilgi-üründür. Ama A'nın bu "çıktı"sı B ye ulaştığı zaman bu B için A'dan gelen bir informasyon olur. Ve B'de bu informasyonu kendi içinde sahip olduğu bilgiyle işleyerek, yani informationprocessing yaparak kendisi için bir bilgi haline getirir. A için bir bilgi olan B için bir informasyondur. Ve tersi. Hiçbir zaman bilgi işlenmez, yani bilgi işleme süreci diye birşey olamaz! İşlenen daima informasyondur. Bilişim ise informasyon anlamında kullanılamaz. Bilişim, informationprocessing demektir. Yani informasyonu işleme sürecidir. Bunun dışında bir de Cognitiv Science'a karşılık olarak kullanılan "Bilişsel Bilim" var. Bu doğru. Çünkü, Cognitiv Science demek bilgi üretme bilimi demektir, yani informationprocessing yaparak bilgi üretmenin bilimi.

Mart 2006,
Münir Aktolga